Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, asgari ücret ile ilgili yaptığı açıklamalarla işverenlere ve çalışanlara önemli mesajlar verdi. Yılmaz, 2023 yılında asgari ücrete yapılan büyük artışa ve 2024 yılı için yapılacak zammın beklentilerine değindi. Yılmaz, asgari ücretin belirlenmesi sürecinde izlenecek yolu ve dengeleri de vurguladı.
"Asgari Ücret Alt Sınırdır, Daha Fazlasını Vermek Serbesttir"
Yılmaz, asgari ücretin "adının gereği" olarak bir alt sınır olduğunu ve bundan daha düşük bir ücretin mümkün olamayacağını belirtti. İşverenlere seslenerek, “Asgari ücret, adı üstünde, bundan daha aşağısı olmaz. Bundan daha fazla ücret verenlerin elini kimse tutmuyor, imkanı olan herkes daha fazla versin. Bunu kim istemez?” diyerek iş yerlerinin asgari ücretten daha fazla ödeme yapmasının önünde hiçbir engel olmadığını ifade etti.
Bu açıklama, işverenlere yönelik bir teşvik anlamı taşıyor; çünkü Yılmaz, işletmelerin mali gücü doğrultusunda çalışanlarına daha fazla ödeme yapabileceğini vurgulamış oldu. Yılmaz’ın bu açıklaması, işverenlerin, özellikle büyük ve kârlı şirketlerin, çalışanlarına daha yüksek ücretler sunarak rekabet avantajı elde edebileceği anlamına geliyor.
Asgari Ücret Belirlenmesinde Denge Arayışı
Cevdet Yılmaz, 2024 asgari ücreti için yapılacak zamda dikkat edilmesi gereken bir başka noktayı da dile getirdi. Asgari ücretin belirlenmesinde bir denge arayışının olacağına işaret eden Yılmaz, bu dengeyi sağlamak için özel sektörden gelen taleplerle kamu sektörünün ihtiyaçlarını göz önünde bulunduracaklarını söyledi. “Asgari ücret belirlenirken, hem çalışanların talepleri hem de özel sektörün rekabet gücü ve verimlilik gibi faktörler dikkate alınacak” diyen Yılmaz, özellikle emek yoğun sektörlerin kritik önem taşıdığını belirtti. Yılmaz, tüm bu unsurların masaya yatırılacağını ve kararların dikkatle değerlendirileceğini ifade etti.
Vergi Dışı Asgari Ücret: Kamuya Etkisi Azalacak
Yılmaz, 2023 yılına yapılan büyük zammın ardından 2024 için yapılacak artışın daha temkinli olacağına, ancak yine de önemli bir düzeyde olacağına değindi. Ayrıca, asgari ücretin vergi dışı tutulması noktasına da dikkat çekti. Bu durum, çalışanların daha fazla net maaş almasını sağlarken, işverenlerin de ek vergi yüklerinden kaçınmasına yardımcı oluyor. Yılmaz, "Asgari ücret, vergi dışı tutulduğu için çalışanlar daha fazla maaş alacak ve bu da çalışanların yaşam standartlarını iyileştirecek” şeklinde bir açıklama yaptı.
Zam Yüksek Ama Denge Sağlanacak
Geçtiğimiz yıl özellikle büyük şehirlerde, özel sektörde asgari ücretin üzerinde ödemeler yapıldığına değinen Yılmaz, bunun da kamuyu etkilemediğini belirtti. Özellikle metropollerdeki işletmelerin kendi iç müzakereleri doğrultusunda farklı ücret politikaları izlediğini ifade etti. Ancak Yılmaz, asgari ücretin belirlenmesinde sektörel farkların göz önünde bulundurulacağını, özellikle emek yoğun sektörlerde bu dengeyi sağlamanın çok önemli olduğunu vurguladı.
Aralık Sonunda Netleşecek
Asgari ücretin, 10 Aralık’ta toplanacak olan Asgari Ücret Tespit Komisyonu'ndan sonra en geç aralık ayı sonuna kadar netleşeceği de Yılmaz tarafından duyuruldu. Bu tarihten önce tüm tarafların, yani kamu, işçi sendikaları ve işveren sendikalarının, ortak bir karar alması bekleniyor. Yılmaz, bu üçlü mekanizmanın kararlarının çok önemli olduğunu belirterek, sürecin hem işverenler hem de çalışanlar açısından adil bir şekilde ilerlemesi gerektiğini ifade etti.
İşverenlere Uyarı: Rekabet Gücü ve Kayıt Dışılıkla Mücadele
Yılmaz, asgari ücretin belirlenmesi sürecinde işverenlere önemli uyarılarda bulundu. Hem çalışanların haklarını savunmanın, hem de özel sektörün rekabet gücünü ve üretim kapasitesini korumanın önemli olduğunu belirtti. Ayrıca, Türkiye'nin çeşitli sektörlerinde yaşanan kayıt dışı iş gücü sorununa değinerek, asgari ücretin sadece işçilerin gelirini artırmakla kalmayıp, aynı zamanda kayıt dışı çalışmanın önlenmesine de katkı sağlayacak bir mekanizma oluşturulması gerektiğine dikkat çekti.
Sonuç: Asgari Ücrette Kapsayıcı Bir Politika
Cevdet Yılmaz’ın açıklamaları, asgari ücrette belirleyici olacak unsurların bir arada değerlendirileceği bir döneme işaret ediyor. Hem çalışanların yaşam standartlarını iyileştirmek hem de işverenlerin rekabet gücünü korumak amacıyla dengeli bir yaklaşım sergilenmesi gerektiği vurgulandı. Bu süreç, hem iş gücü piyasasında hem de genel ekonomi açısından önemli bir kilometre taşı olacak gibi görünüyor.
