MHP, Türkiye'de üniversiteye giriş sisteminin köklü bir şekilde değişmesi gerektiğini savunarak, sınav sisteminin kaldırılması ve daha bütünsel bir eğitim modelinin benimsenmesini önerdi. Bu teklif, özellikle eğitimde fırsat eşitliği ve öğrencilerin bireysel yeteneklerine dayalı bir yönlendirme yapılması gerektiğini vurguluyor. MHP'nin bu önerisi, eğitimdeki geleneksel sınav odaklı yaklaşımı sorguluyor ve yerine daha kapsayıcı, yetenek temelli bir modelin getirilmesini savunuyor.
Sınavsız Üniversite Teklifi
MHP Grup Başkanvekili Filiz Kılıç, Türkiye'nin artık sınavsız bir üniversite sistemine geçiş yapacak kadar ileri bir noktaya geldiğini belirterek, üniversiteye giriş sınavının kaldırılmasını talep etti. Kılıç, Türkiye'nin eğitim altyapısının bu değişimi kaldırabilecek seviyeye ulaştığını ifade ederek, "Üniversite giriş sınavının kaldırılması, artık bir seçenek değil, gereklilik halini aldı" dedi.
Kılıç, önerdikleri modelde, üniversiteye girişin, öğrencilerin sadece sınav başarılarına değil, ilköğretim ve ortaöğretimdeki gelişim süreçlerine, becerilerine ve yeteneklerine dayalı olarak şekilleneceğini belirtti. Bu, daha önceki sınav odaklı yaklaşımın aksine, öğrencilerin yeteneklerine göre yönlendirilmesini ve bu sayede eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanmasını hedefliyor.
Olgunlaşma Sınavı Modeli
Filiz Kılıç, üniversite giriş sınavı yerine, ortaöğretim sonunda yapılacak bir "olgunlaşma sınavı" modelini önerdi. Bu modelde, öğrencilerin eğitim sürecinde kazandıkları bilgi, beceri ve olgunluk düzeyleri esas alınacak. Kılıç, bu modelin, öğrencilerin sadece teorik bilgilerini değil, aynı zamanda pratik yeteneklerini de değerlendirecek bir yöntem olarak tasarlandığını vurguladı.
Buna ek olarak, MHP’nin önerdiği modelde, üniversitelerin kontenjan sayısının artırılması, eğitimde daha fazla fırsat sunulması ve öğrencilere kendi potansiyellerine uygun alanlarda eğitim alma imkânı verilmesi amaçlanıyor. Kılıç, Türkiye'deki üniversitelerin açık öğretim programları da dahil olmak üzere, kapasitesinin arttığını belirterek, artık bu tür bir geçiş sisteminin uygulanabilir olduğunu ifade etti.
İlgi, Yetenek ve Beceriye Dayalı Yönlendirme
MHP İstanbul Milletvekili Faruk Aksu da söz alarak, önerilen modelin temel felsefesinin öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine uygun bir eğitim süreci oluşturmak olduğunu söyledi. Aksu, "Üniversiteye girişin sınavla yapılması yerine, öğrencilerin yetenek, ilgi ve becerilerini dikkate alan bir yönlendirme sistemi öneriyoruz. Bu, aynı zamanda fırsat eşitliğini de gözeten bir yaklaşım olacaktır" dedi.
Bu yaklaşım, öğrencilerin sadece sınavda aldıkları puanlarla değil, ilgi duydukları alanlara göre yönlendirilmeleri gerektiğini savunuyor. Yani, bir öğrencinin hangi alanda başarılı olabileceği, sadece sınavdaki başarısına değil, aynı zamanda kişisel becerilerine, ilgilerine ve eğilimlerine dayalı olarak şekillendirilecek. Böylece, daha fazla öğrenci kendi potansiyelini gerçekleştirme fırsatı bulabilecek.
Fırsat Eşitliği ve Adalet
MHP'nin önerisi, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması ve öğrencilerin sadece teorik bilgiyle değil, aynı zamanda bireysel yetenekleriyle değerlendirilmeleri gerektiğine vurgu yapıyor. Bu yaklaşım, özellikle sınavın öğrenciler üzerinde yarattığı stresin ortadan kaldırılması ve daha adil bir eğitim sisteminin inşa edilmesi amacını taşıyor. MHP'li yetkililer, bu modelin daha fazla öğrencinin kendini ifade edebilmesine ve toplumun farklı ihtiyaçlarına göre uzmanlaşmış bireylerin yetişmesine olanak tanıyacağını düşünüyor.
Eleştiriler ve Potansiyel Zorluklar
MHP’nin bu önerisi, eğitim sistemindeki köklü değişikliklere gitmek isteyen bir yaklaşım olarak olumlu karşılansa da, bazı çevrelerce eleştirilere de konu olabilir. Sınavsız bir üniversiteye geçişin nasıl uygulanacağı ve bu modelin mevcut eğitim altyapısına entegrasyonu konusunda çeşitli soru işaretleri bulunuyor. Özellikle üniversitelerin akademik standartlarının nasıl belirleneceği ve bu sistemin adaletli bir şekilde nasıl işler hale getirileceği, tartışmalı alanlar arasında yer alıyor.
Ayrıca, Türkiye'deki eğitim sisteminde farklı bölgesel ve sosyoekonomik faktörlerin etkisi göz önüne alındığında, fırsat eşitliğini tam anlamıyla sağlamak, uygulamada zorluklar yaratabilir. Eğitimde kalitenin korunması ve her öğrencinin potansiyeline uygun fırsatlar bulabilmesi için, bu modelin detaylı bir şekilde planlanması ve tüm paydaşların katkı sağladığı bir süreçten geçmesi gerekebilir.
Sonuç
MHP'nin sunduğu "sınavsız üniversite" önerisi, eğitim sistemindeki mevcut eksikliklere ve adaletsizliklere karşı radikal bir çözüm öneriyor. Bu model, öğrencilerin sadece sınav başarısına dayalı bir değerlendirme yerine, bireysel becerilerine ve potansiyellerine uygun bir eğitim süreci vaat ediyor. Ancak, bu tür büyük değişikliklerin uygulanması için kapsamlı bir altyapı ve dikkatlice işlenmiş bir planlama süreci gerekeceği aşikâr.