Ankara’da "Nefret ve Ayrımcılık" Soruşturması: 5 Kişi Gözaltına Alındı
Ankara'nın Etimesgut ilçesinde yaşanan ve büyük tepkiye neden olan olayla ilgili Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı harekete geçti. Alınan bilgiye göre, bir alışveriş merkezinde 7 yaşındaki down sendromlu çocuğun, öğretmeni eşliğinde gittiği oyun alanına alınmadığı iddiası üzerine "nefret ve ayrımcılık" suçlamasıyla adli süreç başlatıldı.
Oyun alanını işleten firmanın çalışanlarının, çocuğun down sendromlu olduğunu gerekçe göstererek top havuzuna girmesine izin vermediği ileri sürüldü. Bu olayın basına ve sosyal medyaya yansımasıyla kamuoyunda geniş yankı uyandı.
Başsavcılık Soruşturma Başlattı, 5 Şüpheli Gözaltına Alındı
Olayın sosyal medyada yayılması ve kamuoyunda infial uyandırmasının ardından Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı devreye girdi. Başsavcılık, çocuğun oyun alanına alınmamasını “nefret ve ayrımcılık” suçu kapsamında değerlendirdi. Bu çerçevede, başta işletme sahibi olmak üzere toplam 5 şüpheli hakkında gözaltı talimatı verildi.
Emniyet birimleri tarafından gözaltına alınan şüpheliler, ifadeleri alınmak üzere karakola götürüldü. Şüpheliler arasında işletme yöneticileri, çalışanlar ve sorumlu kişiler yer aldı.
Adli Kontrolle Serbest Bırakıldılar
Gözaltı işlemlerinin tamamlanmasının ardından 5 şüpheli, Ankara Batı Adliyesi’ne sevk edildi. Cumhuriyet savcısına ifade veren şüpheliler, daha sonra nöbetçi sulh ceza hakimliğine çıkarıldı. Mahkeme, şüpheliler hakkında “yurt dışına çıkış yasağı” ve “belirli günlerde karakola giderek imza atma” şartıyla adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verdi.
Bu karar, olayın adli merciler tarafından ciddiyetle takip edildiğini gösterirken, kamuoyunda oluşan tepkilerin yasal sürece dönüştüğü bir örnek olarak değerlendirildi.
Olay Toplumda Geniş Yankı Uyandırdı
Etimesgut’taki alışveriş merkezinde yaşanan bu üzücü olay, engelli bireylerin sosyal hayata katılımında karşılaştıkları ayrımcı yaklaşımları bir kez daha gündeme taşıdı. Özellikle çocuk hakları ve engelli bireylerin yaşam hakları konusunda duyarlılığı yüksek olan sivil toplum kuruluşları, olay sonrası sert açıklamalarda bulundu.
Çocuk hakları savunucuları, bu tür ayrımcılıkların yalnızca bireyleri değil, toplumun bütününü yaraladığını vurgularken, benzer olayların önlenebilmesi adına yasal düzenlemelerin ve denetimlerin artırılması gerektiğini dile getirdi.
Uzmanlardan Açıklama: “Bu Açık Bir Ayrımcılık Suçudur”
Olayı değerlendiren hukukçular ve çocuk gelişimi uzmanları, down sendromlu bir çocuğun sırf fiziksel veya zihinsel farklılıkları nedeniyle kamuya açık bir alanda dışlanmasının Anayasa’ya ve Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu belirtti.
Hukukçular, Türk Ceza Kanunu’nun 122. maddesinde tanımlanan “nefret ve ayrımcılık” suçunun bu gibi durumlarda devreye girebileceğini, özellikle kamuya açık hizmet veren işletmelerin tüm bireylere eşit davranma yükümlülüğü taşıdığını vurguladı.
Aileden Tepki: “Çocuğumuzun Onuru İhlal Edildi”
Down sendromlu çocuğun ailesi de yaşanan olayın ardından duygusal bir açıklama yaptı. Aile, çocuklarının sadece oynamak istediğini, ancak toplumda halen zihinsel engelli bireylere karşı önyargıların sürdüğünü belirtti.
“Çocuğumuzun fiziksel veya zihinsel farklılığı, onun toplumdan dışlanmasına neden olmamalı. Yaşadığı bu olay sadece onun değil, hepimizin onurunu kırdı,” ifadelerine yer verildi.
DMM’den ve Resmi Kurumlardan Sessizlik
Olayın ardından İletişim Başkanlığı’na bağlı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM) henüz resmi bir açıklama yapmadı. Ancak konunun ulusal medyada yer bulması ve adli sürecin başlamış olması, olayın doğruluğunu teyit eder nitelikte değerlendiriliyor.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın da konuyla ilgilendiği ve ilgili kurumlarla temasa geçtiği iddia ediliyor.
Toplumsal Farkındalık Çağrısı: Engelleri Zihinlerde Kaldıralım
Bu olay, Türkiye’de engelli bireylerin sosyal yaşama katılımında yaşadıkları ayrımcılığı bir kez daha gözler önüne serdi. Uzmanlar, yalnızca fiziksel erişim imkanlarının değil, zihinsel erişimin de sağlanması gerektiğini vurguluyor.
Toplumun tüm kesimlerine düşen görev, engelli bireylerin ayrımcılığa uğramadan, eşit ve onurlu bir yaşam sürebilmeleri için duyarlılık geliştirmek. Oyun alanları, parklar, eğitim kurumları ve sosyal yaşam alanları her çocuğa, her bireye açık olmalı.
