Fransa'da Barnier'e Karşı Güvensizlik Oyu: Başbakanın Geleceği Belirsiz
Başbakan Michel Barnier, Pazartesi günü anayasal bir mekanizma olan 49.3. maddeyi devreye sokarak bütçeyi geçirmeye çalıştı. Ancak bu adım, sol koalisyon ve Marine Le Pen’in partisi tarafından büyük tepkiyle karşılandı ve güven oyu talep edildi. Fransa'daki bölünmüş parlamento yapısı ve azalan merkezci milletvekilleri göz önüne alındığında, aşırı sağ ve sol gruplar arasındaki olası ittifakın Barnier yönetimini devirmek için yeterli güce sahip olduğu değerlendiriliyor.
Güvensizlik Oyu: Barnier’in Kısa Görev Süresi Mi Geliyor?
Eğer güvensizlik önergesi kabul edilirse, bu durum, Fransa’nın Beşinci Cumhuriyeti'nin 1958'deki kuruluşundan bu yana bir başbakanın en kısa görev süresi olmasına yol açacak. Barnier, bütçe yasasında değişiklik yapılması yönündeki taleplerinin neredeyse tamamını kabul etmiş olsa da, Le Pen hükümetin emeklilik maaşı artışlarını düzenlemeyi reddettiği için tasarıyı desteklemeyeceğini açıklamıştı.
Le Pen, gazetecilere yaptığı açıklamada Barnier'in 11 milyon Ulusal Birlik seçmeninin taleplerine yanıt vermek istemediğini belirtti ve "Herkes kendi sorumluluğunu üstlenmeli, biz de kendi sorumluluğumuzu üstleneceğiz" dedi.
49.3. Madde ve Muhalefetin Tepkisi
Başbakan Barnier, azınlık hükümeti olarak 2025 bütçesinin bir kısmını oylama yapmadan geçirmek için Fransa Anayasası’nın 49.3. maddesini kullandı. Bu madde, mali veya sosyal güvenlik konularıyla ilgili bir yasa tasarısının milletvekilleri tarafından oylanmadan geçmesini sağlar. Ancak, bu durum muhalefet partilerini hükümete karşı güvensizlik oyu sunmaya teşvik etti. 49.3. maddeyi kullanan hükümet, parlamentoda muhalefet üyelerinin güvensizlik oyu önergesine 48 saat içinde yanıt vermesini bekliyor.
Barnier’in hükümeti, Temmuz ayında yapılan parlamento seçimlerini kazanan sol koalisyon, Nouveau Front Populaire tarafından sert bir muhalefetle karşı karşıya. Ayrıca, parlamentodaki en büyük parti olan aşırı sağcı Rassemblement National (RN) da hükümeti desteklemiyor.
Güvensizlik Oyu: RN ve Sol İttifakı
Güvensizlik oyu, milletvekillerinin çoğunluğunun (289) desteğini gerektiriyor ve başarılı olursa Barnier’i istifaya zorlayacak. Fransa’daki Komünistlerin lideri André Chassaigne, sol görüşlü dört grubun güvensizlik önergesi sunma sürecinde olduklarını duyurdu. La France Insoumise gibi sol görüşlü milletvekilleri, 49.3. maddesinin kullanılmasından sonra güvensizlik oyu vereceklerini açıkladılar.
RN, sol tarafından önerilen güvensizlik oyunu destekleyeceğini ve kendi önergesini de sunmayı düşündüğünü belirtti. RN, hükümete karşı oy kullanmada sola katılmayı planlıyor çünkü Barnier'in bütçesi, RN tarafından şiddetle karşı çıkılan unsurlar içeriyordu. Bu unsurlar arasında elektrik tüketimine uygulanan vergiler, belgesiz göçmenlere yönelik tıbbi yardımlar ve bazı tıbbi geri ödemeler yer alıyordu. Ancak, Barnier hükümeti bu unsurları değiştirme yönünde çaba gösterdi. Yine de, emeklilik maaşlarının enflasyona endekslenmesi gibi diğer kırmızı çizgiler ele alınmadı, bu nedenle RN liderleri Marine Le Pen ve Jordan Bardella, RN milletvekillerinin hükümete karşı oy vereceklerini belirttiler.
Sırada Ne Var? Hükümetin Geleceği
Sıradaki adımlar, 2025 bütçesinin parlamento desteği olmadan geçirilmesi için Barnier'in 49.3. maddesini birkaç kez kullanması gerektiğini gösteriyor. Bu durumda, muhalefet her seferinde bir güvensizlik önergesi sunabilir. Ancak, güvensizlik oyu önümüzdeki 48 saat içinde hükümeti devirebilir.
Eğer güvensizlik önergesi kabul edilirse, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron yeni bir başbakan atamak zorunda kalacak. Ancak, milletvekilleri arasında herhangi bir koalisyonun kurulması olasılığı düşük olduğundan (yaz aylarında olduğu gibi), Macron’un yeni bir başbakan bulma çabası da zorlu olacak. Ayrıca, herhangi bir grup, parlamento çoğunluğunu sürdürerek gelecekteki güvensizlik oylamalarını engellemeye çalışsa da, bu matematiksel olarak mümkün görünmüyor.
Macron’un Seçenekleri ve İstifa Çağrıları
Macron’un, memurlardan oluşan bir teknokrat hükümeti kurmayı denemesi mümkün olsa da, bütçe konusunda büyük fikir ayrılıkları bulunan parçalanmış bir ulusal birlikle bu tür bir hükümetin başarılı olması pek olası görünmüyor. Ayrıca, Macron’a yönelik istifa çağrılarının artması bekleniyor, ancak bu anayasal bir zorunluluk değil.