Özgecan Aslan’ın Katili Cezaevinde Öldürülmüştü;
Katilin Katilinden Şok İfade “Cinayeti Dört Kişi Planladık”
Türkiye’yi derinden sarsan Özgecan Aslan cinayetinin ardından kamuoyunun tepkisi, adalet sistemiyle ilgili birçok tartışmayı da beraberinde getirmişti. 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Özgecan Aslan, 11 Şubat 2015’te Mersin’in Tarsus ilçesinde evine gitmek için bindiği minibüsün şoförü Suphi Altındöken tarafından tecavüz girişiminin ardından vahşice katledilmişti. Bu cinayet, Türkiye’de kadına yönelik şiddetin simgelerinden biri haline geldi. Olaydan bir yıl sonra, 11 Nisan 2016 tarihinde, katil Suphi Altındöken bu kez cezaevinde başka bir mahkûm tarafından öldürüldü. Cinayet, yeni bir davanın kapısını aralarken, olayın arka planı da giderek daha karmaşık hale geldi.
Cezaevinde Tabancayla Öldürüldü
Adana F Tipi Kapalı Cezaevi’nde aynı koğuşta kaldığı hükümlü Gültekin Alan tarafından tabanca ile vurulan Suphi Altındöken olay yerinde hayatını kaybetti. Aynı saldırı sırasında yanında bulunan babası Necmettin Altındöken ise yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. Silahlı saldırının cezaevinde gerçekleşmiş olması, ceza güvenliği ve denetimi açısından büyük bir skandal olarak değerlendirildi.
Gültekin Alan: “Cinayete Dört Kişi Birlikte Karar Verdik”
Cinayeti işleyen hükümlü Gültekin Alan, mahkemede verdiği ifadede bu suçu tek başına işlemediğini, planlı ve organize bir şekilde hareket ettiklerini söyledi. Alan, “Cinayeti dört kişi birlikte planladık. Bunlar; Ferat Y., Ahmet Tekin B. ve Adem Ç.’dir” dedi. Alan ayrıca, saldırıda kullanılan silahı cezaevine sokan kişinin Ahmet Tekin B. olduğunu, silahın cezaevine sokulması için gerekli masrafların da Ferat Y. tarafından karşılandığını ifade etti.
Silah Cezaevine Nasıl Girdi?
Olayla ilgili yapılan soruşturma, cezaevinde ciddi güvenlik zafiyetleri yaşandığını ortaya koydu. İddialara göre, infaz koruma memurlarından biri olan Hacı Ahmet Ö., silahın cezaevine girmesine göz yumdu. Hükümlü Hüsamettin B. ve eşi Gamze B.’nin de bu süreçte rol aldığı öne sürüldü. Bu kişilerle birlikte toplam 7 sanık hakkında Adana 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde “nitelikli adam öldürme”, “cinayete yardım ve yataklık”, “yasak eşyaları cezaevine sokmak” gibi çeşitli suçlardan dava açıldı.
Gültekin Alan’a Ağırlaştırılmış Müebbet ve Ek Cezalar
Mahkeme, Gültekin Alan’ı “tasarlayarak adam öldürmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Bununla birlikte, “tasarlayarak öldürmeye teşebbüs” suçundan 18 yıl, “hakaret” suçundan 1 yıl 4 ay, “cezaevine yasak eşya sokmak” ve “6136 Sayılı Yasaya muhalefet” suçlarından 6 yıl, “infaz koruma memurlarını hürriyetinden alıkoymak” suçundan ise 4 yıl 5 ay 10 gün olmak üzere toplamda 29 yıl 9 ay 10 gün hapis cezası daha verildi.
Verilen bu cezalar, Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından da onandı. Ancak dosyada adı geçen diğer sanıklar hakkında verilen hükümler, yeterli delil bulunamadığı gerekçesiyle bozuldu ve dava yeniden yerel mahkemeye gönderildi.
Mahkeme Heyeti: “İfade Yeterli Değil”
Son görülen duruşmada tanık olarak tekrar dinlenen Gültekin Alan, önceki beyanlarını yineleyerek cinayetin dört kişi tarafından birlikte planlandığını, silahın da Ahmet Tekin B. tarafından cezaevine sokulduğunu bir kez daha iddia etti. Ancak mahkeme heyeti, Alan’ın bu beyanlarını inandırıcı bulmadı. Savunmaların suçun işlendiğine dair “her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı deliller” ile desteklenmediğine karar verildi.
Bu gerekçeyle Gültekin Alan dışındaki sanıklar hakkında beraat kararı verildi. Ancak davanın Ferat Y. yönünden delillerin değerlendirilmesi için devam etmesine hükmedildi.
Cezaevi Güvenliği ve Adalet Tartışmaları
Olayın ardından Türkiye genelinde cezaevi güvenliği ve yargı sisteminin işleyişiyle ilgili çok sayıda tartışma yaşandı. Özellikle yüksek güvenlikli bir cezaevinde mahkûmun silahla başka bir mahkûmu öldürebilmesi, sistemdeki açıkları gözler önüne serdi. Adalet Bakanlığı, olay sonrası ilgili kurumlar hakkında idari soruşturmalar başlattı.
Toplum Vicdanı Rahatlamadı
Özgecan Aslan cinayeti, toplumda büyük infial yaratmış ve kadın cinayetleri ile ilgili farkındalık hareketlerine ivme kazandırmıştı. Suphi Altındöken’in cezaevinde öldürülmesi bazı kesimler tarafından “adaletin yerini bulduğu” yönünde yorumlansa da hukukçular bu yaklaşımın, bireysel infazların meşrulaştırılamayacağı görüşünde birleşiyor.
Gültekin Alan’ın ifadesinde yer alan iddialar ve olayın ardındaki diğer isimlerle ilgili yargı süreci ise hâlâ sürüyor. Toplumun adalet beklentisi devam ederken, ceza sistemi ve cezaevlerindeki güvenlik açıklarıyla ilgili yeni düzenlemelerin yapılması gerektiği yönünde çağrılar artıyor.
