Dolar currency
38,1137
0.18%

Evdeki Hesap Dağa Uymadı Mı?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Evdeki Hesap Dağa Uymadı Mı?

Evdeki Hesap Dağa Uymadı Mı?

İçinde bulunduğumuz süreç, yeni bir dönemin kapılarını aralıyor; bu kesin. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yaptığı açıklamalarla gündeme gelen yeni süreç, Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) yetkililerinin özverili çalışmalarıyla bu noktaya geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sürece doğrudan dahil olmasa da, Sayın Bahçeli’ye teşekkürlerini ileterek bu yeni döneme destek vereceğini belirtti.

Öte yandan, ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Genel Başkanı Özgür Özel de sürece destek vererek barış yanlısı bir tutum sergiliyor. Meclisteki birçok siyasi parti bu sürece destek olmak istese de, İYİ Parti ve Yeniden Refah Partisi bu sürecin dışında kalmayı tercih edenler arasında yer alıyor.

Ancak en önemli soru şu: Halk ne istiyor?
Cevap net: Barış, huzur ve kardeşlik içinde bir yaşam…

Fakat burada kritik bir nokta var: Bunu sağlayacak olan kim?
Terörist elebaşı Abdullah Öcalan’ mı?

Bu süreç daha önce denendi, sonuçları görüldü. Nereye varacağını bildiğimiz , aynı yolu, aynı araçla tekrar denemenin nasıl bir fark yaratacağını ise zaman gösterecek.
 


Dün Öcalan’ın Yaptığı Açıklama

Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı 
PKK; tarihin en yoğun şiddet yüzyılı olan 20. asrı, iki dünya savaşı, reel-sosyalizm ve dünya genelinde yaşanan soğuk savaş ortamları, Kürt realitesinin inkarı, başta ifade olmak üzere özgürlükler konusunda yasaklardan kaynaklı oluşan zeminde doğmuştur. Teori, program, strateji ve taktik olarak yüzyılın reel-sosyalist sistem gerçeğinin ağır etkisinde kalmıştır. 1990’larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkarının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nin anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır. Kürt-Türk ilişkileri; 1000 yılı aşan tarihler boyunca Türkler ve Kürtler, varlıklarını sürdürmek ve hegemonik güçlere karşı ayakta kalmak için gönüllülük yönü ağır basan, hep bir ittifak içinde kalmayı zorunlu görmüşlerdir. Kapitalist modernitenin son 200 yılı, bu ittifakı parçalamayı esas gaye edinmiştir. Etkilenen güçler, sınıf temelleriyle birlikte buna hizmeti esas bellemişlerdir. Cumhuriyetin tek tipçi yorumlarıyla birlikte bu süreç hızlanmıştır. Günümüzde çok kırılgan hâl alan tarihsel ilişkiyi, kardeşlik ruhu içinde inançları da göz ardı etmeden yeniden düzenlemek esas görevdir. Demokratik toplum ihtiyacı kaçınılmazdır. Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK’nin; güç ve taban bulması, demokratik siyaset kanallarının kapalı olmasından kaynaklanmıştır. Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır. Kimliklere saygı, kendilerini özgürce ifade edip, demokratik anlamda örgütlenmeleri, her kesimin kendilerine esas aldıkları sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanmaları ancak demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyetiyle mümkündür. Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ancak demokrasiyle taçlandırıldığında kalıcı ve kardeşçe bir sürekliliğe sahip olabilecektir. Sistem arayışları ve gerçekleştirmeler için demokrasi dışı bir yol yoktur. Olamaz. Demokratik uzlaşma temel yöntemdir. Barış ve demokratik toplum döneminin dili de gerçekliğe uygun geliştirilmek durumundadır. Sayın Devlet Bahçeli’nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanın ortaya koyduğu iradeyle diğer siyasi partilerin malum çağrıya dönük olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum. Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir. Ortak yaşama inanan ve çağrıma kulak veren tüm kesimlere selamlarımı iletirim. Ortak yaşama inanan ve çağrıma kulak veren tüm kesimlere selamlarımı iletirim. 

25 Şubat 2025 / Abdullah Öcalan 


Peki, Gerçekten Bu Sefer Olacak mı?

Açıklamayı 'Dil, üslup, yaklaşım ve vurgular açısından bir analiz denemesi... Öcalan’ın çağrısının şifreleri' Ahmet Hakan incelemiş. Ben buna gerek duymuyorum, değerlendirmeyi siz değerli okuyucularımıza bırakıyorum
Bu açıklamalar kulağa umut verici gelebilir. Ancak hemen ardından PKK/YPG elebaşı Mazlum Kobani’den gelen açıklama tüm tabloyu değiştirdi.

 

 

EVDEKİ HESAP YİNE DAĞA UYMADI!

Mazlum Kobani, Rûdaw’a verdiği röportajda Öcalan’ın çağrısının PKK’ye yönelik olduğunu ancak doğrudan kendilerini kapsamadığını açıkladı.

Sayın Öcalan’ın çağrısı direkt PKK’yadır, PKK gerillalarının silah bırakmasına yöneliktir. Doğrudan bizim bölgemiz ve güçlerimiz için değildir.”

Kobani, Türkiye’nin Suriye’deki varlığını PKK’ye bağladığını ve olası bir barış sürecinin kendi bölgeleri üzerinde de olumlu etkileri olabileceğini belirtiyor. Ancak dikkat çeken nokta şu: PKK’nin Suriye uzantısı olan YPG/PYD, Öcalan’ın çağrısına doğrudan bağlı olmadığını açıkça ifade ediyor.
değil’ 
Rûdaw’a konuşan Kobani,

 “Sayın Öcalan’ın çağrısı direkt PKK’yadır, PKK gerillalarının silah bırakmasına yöneliktir. Doğrudan bizim bölgemiz ve güçlerimiz için değildir. Kobani, “PKK ile Türkiye arasındaki ilişki ve barışın sağlanması, bölgemiz üzerinde de etkili olacaktır. Eğer bu süreç başarılı olursa, bunun bize olumlu bir etkisi olacak ve Türkiye’nin bölgemize saldırmak için hiçbir bahanesi kalmayacak. Çünkü Türkiye PKK’yi bahane ederek bölgemize saldırıyor” diye konuştu.  


Bu açıklama, sürecin sancılı geçeceğini ve daha önceki çözüm sürecinde yaşanan problemlerin tekrar edebileceğini gösteriyor

PKK’nın  kamplarının , yapılanmanın nereye kaydığını hepimiz biliyoruz. Dün yapılan çağrıdan hemen sonra verilen bu röportaj , tıpkı benim gibi devlet erkanını da rahatsız etmiş olacak ki ;
 


Mehmet Uçum: Öcalan’ın Çağrısına Uymayanlar Sonuçlarına Katlanacak

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, terörist elebaşı Abdullah Öcalan’ın PKK’ya silah bırakma ve kendini feshetme çağrısına ilişkin açıklamada bulundu.

Bu çağrıya ne seviyede uyulacağı artık pratik bir sorundur, uymayanlar çıkarsa da sonuçlarına katlanacaktır.”

"Türkiye için yeni bir dönem başlıyor." 

diyen Uçum, Öcalan’ın açıklamasının devlet inisiyatifiyle uyumlu olduğunu belirtti.

Ayrıca, açıklamada kimlik sorununun kalmadığı, özerklik veya federasyon talebinin olmadığı vurgusunu yaptı.

Öcalan’ın tüm gruplara yönelik silah bırakma çağrısına dikkat çeken Uçum, bunun 

terörün tamamen tasfiye edilmesi yolunda önemli bir adım” 

olduğunu ifade etti.






Tarihi Bir Hatırlatma: 2013-2015 Çözüm Süreci ve PKK’nın Kanlı Saldırıları

Bizler yaşanan bazı olayları unutabiliyoruz, bazen de göz ardı edebiliyoruz. İçine girdiğimiz süreçte barışı istemekle beraber, yakın tarihte neler yaşadığımızı kronolojik olarak sıralayalım istedim. Bu vatanın evlatlarının bir arada, huzur ve güven içinde yaşadığı bir Türkiye sadece bir hayal olmamalı. Ancak, bu hedefe ulaşırken izlenecek yöntemler ve uygulamalar, geçmişte yaşanan acı tecrübelerin tekrarına yol açmamalıdır.
Çözüm süreci, 2013-2015 yılları arasında Türkiye’de PKK ile yürütülen müzakereleri kapsayan bir dönemdi. Ancak bu süreçte PKK, silahlı eylemlerine son vermek yerine fırsattan istifade ederek hem şehir yapılanmasını güçlendirdi hem de birçok saldırıyla süreci baltaladı. İşte bu sürecin önemli dönüm noktaları ve PKK’nın kanlı saldırıları:



2013-2015 Çözüm Süreci Kronolojisi

2012

  • 28 Aralık: Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, "Adayla görüşmeler halen var" diyerek çözüm sürecinin başladığını duyurdu.

2013

  • 3 Ocak: İlk BDP heyeti (Ayla Akat Ata, Altan Tan, Ahmet Türk) İmralı’ya giderek Öcalan ile görüştü.
  • 21 Mart: Nevruz’da Öcalan’ın "silahları susturma" çağrısı yapılan mektubu Diyarbakır’da okundu.
  • 25 Nisan: PKK’nin 8 Mayıs’tan itibaren sınır dışına çekileceği duyuruldu.
  • Haziran:   Başbakan Erdoğan, örgütün sadece %15’inin çekildiğini belirtti.
  • 9 Eylül: KCK, geri çekilmenin durdurulduğunu açıkladı.
  • Kasım: Başbakan Erdoğan, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzani ve sanatçı Şivan Perwer ile Diyarbakır’a gitti.

2014

  • 21 Mart: Öcalan’ın ikinci Nevruz mektubu okundu.
  • 1 Ekim: Çözüm sürecine yönelik "Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesi" yasası Resmi Gazete’de yayımlandı.

 

2015

  • 28 Şubat: Dolmabahçe Mutabakatı açıklandı, Öcalan PKK’ye silahsızlanma için kongre çağrısı yaptı.
  • 21 Mart: Öcalan’ın üçüncü ve son Nevruz mektubu okundu, "PKK’nin silahsızlanma kongresi toplaması" istendi.
  • 22 Mart: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bayram namazı sonrasında gazetecilere yaptığı açıklamada HDP'yi eleştirdi, "Dolmabahçe mutabakatı" ifadesini kabul etmediğini söyledi.

Erdoğan, Türkiye'nin birliğine ve beraberliğine kastedenler ve birliğini hazmedemeyenler olduğunu belirtti.

"Biz bayramı bayram gibi yaşamak istiyoruz. Ama maalesef ülkemizin güneydoğusunda bayramı bayram gibi yaşayamıyoruz" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bölücü örgüt minibüsleri tarayabiliyor. Ne yazık ki ölüm haberleri alıyoruz. Bölgede barajı bombalamak suretiyle bölgenin bu önemli barajını yıkmak gibi bir gayret ile karşı karşıyayız. Bu şartlar altında parlamentoda temsil kabiliyeti bulmuş olan uzantının kalkıp elinden geleni yapması gerekir."

2013-2015 Çözüm Süreci ve PKK’nın Hain Saldırılarının Kronolojisi

Çözüm süreci boyunca PKK çeşitli dönemlerde saldırılar düzenledi. Özellikle 2015 yılında süreç fiilen biterken saldırılar yoğunlaştı.

2013

  • 9 Eylül: PKK, geri çekilmeyi durdurduğunu açıkladı.
  • Eylül - Ekim: Çekilme sürecinin durmasının ardından PKK, Doğu ve Güneydoğu'da bazı bölgelerde yol kesme, adam kaçırma ve silahlı eylemlere başladı.

2014

  • 6-8 Ekim: Kobani Olayları sırasında PKK bağlantılı gruplar sokak çatışmalarına girdi. Türkiye genelinde çıkan olaylarda 37 kişi hayatını kaybetti. Özellikle Diyarbakır, Van, Batman ve Mardin’de birçok kamu binası, iş yeri ve okul yakıldı.
  • 15 Aralık: Diyarbakır’da PKK’lılar tarafından yapılan saldırıda bir uzman çavuş şehit oldu.

2015

  • 11 Temmuz: PKK, ateşkesi bitirdiğini ilan etti.
  • 20 Temmuz: Suruç’ta IŞİD’in düzenlediği saldırı sonrasında PKK, devleti suçlayan söylemler geliştirdi.
  • 22 Temmuz: Şanlıurfa Ceylanpınar'da iki polis evlerinde başlarından vurularak şehit edildi. Fırat Haber Ajansı’nda yayımlanan açıklamada eylemin "Apocu Fedai Timi tarafından gerçekleştirildiği" belirtildi. Daha sonra PKK bu saldırıyı üstlenmediğini iddia etti.
  • 23 Temmuz: Diyarbakır'da PKK'nın saldırısı sonucu bir polis şehit oldu.
  • 24 Temmuz: TSK, PKK ve IŞİD'e hava operasyonları başlattı.
  • 25 Temmuz: Adıyaman’da yol kesen PKK'lılar, bir askeri şehit etti.
  • 26 Temmuz: Diyarbakır'da PKK saldırısında iki polis şehit oldu.
  • 28 Temmuz: İstanbul'da PKK'nın saldırısında bir polis memuru şehit oldu.
  • 29 Temmuz: PKK, Diyarbakır’da trafik polislerine pusu kurarak bir polisi şehit etti, bir polisi ağır yaraladı.
  • 2 Ağustos: Mardin’de PKK'nın yola döşediği bombanın patlaması sonucu iki asker şehit oldu.
  • 4 Ağustos: Şırnak'ta PKK tarafından yapılan saldırıda bir uzman çavuş şehit oldu.
  • 7 Ağustos: Silopi’de PKK saldırısında bir asker şehit oldu.
  • 10 Ağustos: Şırnak'ta bir polis lojmanı basıldı, iki polis şehit edildi.
  • 15 Ağustos: Diyarbakır’da bir astsubay evinin önünde eşi ve çocuğunun gözleri önünde şehit edildi.
  • 19 Ağustos: Siirt'te zırhlı polis aracına düzenlenen saldırıda 8 polis şehit oldu.
  • 27 Ağustos: Tunceli’de PKK tarafından kurulan pusuda iki asker şehit oldu.
  • 6 Eylül: Dağlıca’da PKK tarafından gerçekleştirilen saldırıda 16 asker şehit oldu.
  • 8 Eylül: Iğdır’da PKK tarafından düzenlenen bombalı saldırıda 13 polis şehit oldu.
  • 16 Eylül: Diyarbakır’da yola döşenen bombanın patlatılması sonucu bir asker şehit oldu.
  • 28 Eylül: Şırnak’ta PKK tarafından açılan ateşte iki polis şehit oldu.
  • 10 Ekim: Ankara Garı saldırısında IŞİD ve PKK bağlantıları tartışılırken, süreç tamamen bitti.
  • 1 Kasım: Seçimler öncesinde PKK saldırıları hız kazandı.

2015 yazında artan PKK saldırıları, devletin operasyonlarını artırmasına ve sürecin fiilen sona ermesine neden oldu. Bu dönemde Türkiye genelinde yüzlerce şehit verildi, PKK hendek kazma taktiğine geçerek şehirleri çatışma alanına çevirdi.

2016'dan sonra PKK'ya yönelik geniş çaplı operasyonlar başlatılmıştı.



Sonuç olarak hepimiz, kanın akmadığı, toprak bütünlüğümüzün korunduğu, huzur ve güven içinde yaşayabileceğimiz bir Türkiye istiyoruz. Halkın en büyük beklentisi birlik ve beraberlik içinde bir yaşam sürdürebilmek. Ancak bu barışın nasıl ve hangi yöntemlerle sağlanacağı sorusu, geçmiş tecrübeler ışığında büyük bir soru işareti olarak önümüzde duruyor.

Daha önce denenmiş ve kötü sonuçlar doğurmuş bir sürecin aynı yöntemlerle tekrar denenmesi gerçekten kalıcı bir barışı getirebilir mi? Silahların bırakılması çağrısı olumlu bir adım gibi görünse de, örgütün geçmişte süreci nasıl sabote ettiğini ve bu süreci kendi çıkarları için nasıl kullandığını unutmamak gerekiyor.

Barışın gerçekleşmesi için sadece bir tarafın sözleri değil, sahadaki gerçeklik de belirleyici olacak. Örgütün şehir yapılanmaları, sınır ötesindeki uzantıları ve uluslararası desteği göz önüne alındığında, bu sürecin nasıl işleyeceği konusunda haklı bir şüphe var. Barış istemek herkesin hakkı ve ortak dileği. Ancak barışın gerçek ve kalıcı olması için yöntemin de doğru olması şart.

Umarım alınan kararlar, geçmişte yapılan hataların tekrarı olmaz ve gerçekten bu ülkenin tüm insanları için kalıcı bir huzurun ve kardeşliğin kapısını arala









 

Yorumlar
Aşağıdaki görselde işlemin sonucu kaçtır?
Captcha Image
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *